Ofis,
kalabalık olduğu halde daha önce hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Müdür Gürbüz’
ün anlattıkları takılmış teyp kaseti gibi kafalarında hiç durmadan dönüp
duruyordu. Müdür daha ne kadar beklemesi gerektiğine karar verememişti. Böyle
bir şeyi sindirmek kimse için kolay olamazdı. Konuşup konuşmamaya karar
veremediği için bir sağa, bir sola bakıyor, eşinin ona hediye ettiği kırmızı
kravatıyla oynuyordu. Daha fazla vakit kaybedemeyeceklerini düşündüğü anda
dönüp grubun yanına ilerledi.
“ Aklınızda çok fazla soru olduğunu biliyorum. Evet ama
aradığınız bütün cevapları gideceğiniz yerde bulabileceksiniz.”
“Gittiğimiz yerde mi? Burası neresi acaba?” diye sordu Ezgi
sesindeki merakı bastıramadan.
“Gize, Mısır”